Elveda Yok! Hoşça Kal Var!


Bunlar burada dursun :)
  • Hoşça kal virgüldür, elveda nokta.
  • Hoşça kal kalabalıktır, elveda yalnızlık.
  • Hoşça kal kucaklaşmadır, elveda sarılma.
  • Hoşça kal düz yazıyla yazılır, elveda şiirle.
  • Hoşça kal hiç olmazsa ılıktır, elveda buz gibi.
  • Hoşça kal herkese söylenir, elveda sadece sevgiliye.
  • Hoşça kalın ardından el sallanır, elvedada eller boşta kalır.
  • Hoşça kal mutlaka yüze karşı söylenir, elveda sıklıkla yazılır.
  • Hoşça kalın ardından su dökülür, elvedanın ardından gözyaşı.
  • Hoşça kal ağızdan çok hüzünlü çıkmaz, elveda boğazı düğümler.
  • Hoşça kalda yeniden görüşüleceği tınısı vardır, elveda kesin gidiştir.
  • Hoşça kal bir temenni bildirir, iyi niyet sunar, elvedanın içi bomboştur.
  • Hoşça kalın geri dönüşü düğün, bayramdır, elvedanın geri dönüşü yoktur.
  • Hoşça kalın, uğurlama, yolcu etme, gibi karşılıkları vardır, elveda elvedadır.

Görüyorum ki #Karadayı ailesi veda yazılarıyla serfiraz kılmış blog sayfamızı. Güzel yüreklerinize sağlık... Yazmayanlar da var hâlâ. Eliniz varmıyor kendimden biliyorum. Kendinizde yazacak kudreti bulamıyorsunuz biliyorum. Bittiğini kabullenemedik. Bitiş şeklini kabullenemedik. Tabir-i caizse yangından mal kaçırır gibi en az 3-4 bölüm edecek konunun bir bölüme sığdırılmasını hazmedemedik. Zaten, biz #Karadayı Ailesi olarak bugüne kadar, bu âlemde şöyle ağız tadıyla oturup bir bölüm izleyemedik ki. :) Acıdan beslenmek, diken üstünde ve her an televizyonun içine girecekmiş gibi izlemek bizim işimiz. Pişman mıyız? Asla! İstesek öylesine kurgusu olan, öylesine bir dizinin peşine düşebilirdik. İzlemeyi bırakıp kendimize başka meşgaleler edinebilirdik. İyiye, güzele, #adalet e ve mutlu sona olan umudumuz yakamızı bırakmayınca, bu günlere hep beraber geldik. Yine olsa yine yaparız. Yeri geldiğinde taramalı tüfek gibi her yere laf yetiştiren benim bile şunları yazmam için, yayınlanan son bölümünün üstünden iki hafta geçmesi gerekti. Önceki yazılanlarda bir veda havası sezdim. Ama benim ki öyle olmayacak. Bu bir veda yazısı değil. Size asla elveda demeyeceğim. Elveda dersem bittiğini kabul etmiş, bir daha asla kavuşacağımı düşünmediğim birine veda etmiş gibi olurum yoksa. Son yazım da olmayacak elbet. Çünkü ben #Karadayı üzerine söylenen ve söylenecek sözlerin tükendiğine hiç şahit olmadım.

#Karadayı ya kalbimdeki can kırıkları ile hoşça kal dediğim doğrudur. Eksiklerimiz, şurası olmamış, keşke şöyle olabilseymiş daha makbul olurmuş dediğim o kadar çok sahne var ki. Veyahut, kendi kendime tasavvur edip de izleyemediğime hayıflandığım sahneler de ziyadesiyle fazla. Ama en çok da -şükür ki mutlu biten- 115.bölüme kırgınım. 

  • Genç ömrünün baharının beş senesini, dört duvar arasında çürütmüş olan, oğlunun ilk adımlarını göremeyen, ilk kelimesini duyamayan, böyle delicesine sevip de kokusuna hasret kaldığı Feride’si yerine, soğuk taş duvarların rutubetini soluyan Mahir’e mi yanayım? 
  • Kim bilir kaç gece gözlerinde yaş, kalbinde sızı ile uyuyakalmış, oğluna, babasının yokluğunu hissettirmemek için iki batman yük omuzlayan, Mahir’sizlikten ölmüş Feride’ye mi yanayım?
  • Mutluluğu en çok hak edenler olmalarına rağmen, kaç zemheriyi birbirlerinin sıcaklığına hasret kalarak geçiren Mahir ve Feride’nin mutluluğuna en az şahit olmamıza, onlara ve bize bunların reva görülmesine mi yanayım? 
  • Hapishanede olan değil de, evde olan baba kavramını onca sene başka çocuklardan dinleyen, annesi ne kadar çabalasa da babasına şimdilik mesafeli yaklaşan, küçücük yaşında hapishanenin ve #KaradayıEfsanesi nin ne olduğunu öğrenen Nazım Deniz’e mi yanayım? 
  • Hadi çocuktur –unutmaz ama- unutur diyelim. Hadi dizi karakteridir, Kara ailesidir, acıya karşı bağışıklık kazanmışlardır, geçmişi çabucak unutur, geleceğe bakarlar diyelim. Ama ben, biz… Hiç kolay olmayacak bunları sindirmemiz. Bu burukluk ilerleyen yıllarda da, #Karadayı yı her yâd edişimde burnumun direğini sızlatacak. Hangi birini sayacağımı bilemiyorum ki. 
  • Mahir’in bin bir emekle boyadığı, ağız tadıyla oturamadıkları, elden geçirip çardağına hanımeli dikemedikleri eve mi yanayım?
  • İlk busenin şahidi olan Bizim Yer’de tam da ilk busenin tevdi edildiği yerde kıyılamayan nikâha mı yanayım?
  • Mahir’e ölü süsü verilip kaçakmışçasına yaşatılmasına mı yanayım?
  • Yoksa bu güzel insanların hatıralarını ve ölmüşlerini arkalarında bırakmak zorunda kalmalarına mı yanayım?
Bunları asla unutmayacağım. Tıpkı tel örgünün ardından yavrusunun tekmelerini hissetmeye çalışan Mahir’in yüzünün aldığı hâli unutmayacağım gibi. Mahir’in yüzünün aldığı hâli görüp, Feride’nin bulutlanan gözlerini kaçırmaya çalışmasını unutmayacağım gibi. Feride'nin her zaman yaptığı gibi kederini gizlemek için Mahir’in yanından kaçarcasına uzaklaşarak, az önce Mahir'in tel örgünün ardından özlemle öptüğü alnını duvara yaslayıp ağlayışını unutmayacağım gibi. 

Mahir’i öldürmezsek ve kalan ömürlerini sonsuza dek mutlu yaşayacaklarına dair kesif göndermeler yaparsak, yazacağımız her son tatmin edici olacaktır demenin ortişcesi bu idi sanırım. Alacaklarını tahsil edemedi #MahirileFeride. Şüphesiz tahsil edecekler bundan sonra. Bizim kırıldığımız nokta bunca acının ortağı olmuşken, mutluluklarına şahitlik edemeyecek olmamız sanırım. Ne diyeyim, dilerim ihtiyacı olan birilerine gidiyordur bizden çaldıkları umut.

Yukarıdakileri yazarken, ansızın Kerime Hanım’ın öldüğünü hâlâ sindiremediğimin farkına vardım bir kez daha. Burnunun dikine giden, inatçı Nazım Deniz’imiz: “Anne, senin annen, baban nerede?” deyip Feride’nin kalbini kırmamıştır inşallah şu geçen beş yıl içerisinde. Feride’nin bu soru karşısında yüzünün aldığı hâl ciğerimi parçalıyor. (Bu merakla, bu suali kesin sormuştur masum Deniz.) Kerime Hanım’ı öldürmeden çözülemez miydi bu düğüm? Melih de boşu boşuna kendini attı çatıdan zaten. Neşe’yi Feride’ye emanet etmişti. Unuttu biricik yeğenini unutkan Feride’m. Abisi Cihan da hayırsız çıktı. Mehmet Saim olayına hiç girmiyorum. Gerçekte tecelli etmeyen #adalet, kurguda nasıl tecelli etsin değil mi ya hu? Gerçekte gerçekleşmeyip de, dizide var olan hususları saysam Bizim Yer'den adliyeye yol olur. Gelmekte bu kadar geç kaldığın için, bizimle değilsin #adalet. Geç geldiğin için de #adalet ten başka her şey olmakta özgürsün. Neyse o konulara da hiç girmiyorum. Kalemi uzatıp “buyur sen yaz” diyeceksiniz diye korkuyorum :) Sonuç olarak Kara’lardan kara bağlamayan kimseciklerin kalmadığı gibi, Şadoğlu’larından şâd olan kimsecikler de kalmadı. Ulutaş, Güney, Engin ve Tiryaki Aileleri... Hadi yine iyisiniz. 
Allah onlardan aldıklarını bize versin. Edenin de, eyleyenin de, eğleyenin de canı sağ olsun ne diyeyim. Daha evvelsi, kamuya açık yerlerde #Karadayı hakkında bu kadar sitemkâr konuşmamıştım, böylesine tenkit etmemiştim ama artık #sözünbittiğiyer deyim.

Gelelim bana. Muhtemelen beni hep hayatla dalga geçerken yakalamışsınızdır. Yorumlarımda olsun, tweetlerimde olsun. Cıvık, müstehzi, fütursuz ve hatta ukala… (Tahtaya vurunuz reca ederim.Adı batasıcanın meziyetlerini saydım istemeden.)  Hüznümü kederimi saklı tutup, bunun “:” ve bunun “)” arkasına saklanmışımdır. Kendim eğlenmek adına değil. Çoğu kez sizleri gülümsetmek adına… Bunca iyi yürekli insanı bulmuşken, yüzlerindeki tebessümün sebebi olmak, huzur değil de nedir ki? En zor anlarımda Turgut Savcı karakterini kendime kalkan yapıp, bölümde yaşanan acıları görmezden gelerek dik durmaya çalıştım. “Bu #Karadayı günü hangi deliğe girsem acaba?” diye düşündüğüm zamanlarda bile. O yüzden birçoğunuza ruhsuz, kötü sevici veya his yoksunu gibi görünmüş olabilirim. Aksine aşkı konuşmayı beceremesem de ne olduğunu çok iyi biliyorum. Kendimi ateşe atıp, tüm evlilik haklarımdan feragat edip Feride yerine nikâh masasına oturmak istediğim zamanlar da olmadı değil. (Mahir’le defalarca oturmaya çalıştıkları ve en nihayetinde oturdukları nikâh masası hariç.) 

Beni bilen bilir. Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Paravan olarak Turgut Savcı’yı kullanmak sizi sadece, size yaşatacağım derin kederlerden kurtarmış oldu. Yoksa kasvetli kelimeler ve buza kesmiş cümlelerle muhabbet ediyor olacaktım sizinle. Mahkeme duvarına dönmüş suratım da cabası. #Cancağızım a buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum. Demek ki neymiş, karanlık her zaman kötülük getirmezmiş.

Şu hayatta keşke yapmasaydım dediklerim fazlaca ağır basar ama iyi ki yaptım dediklerim sayılıdır. #Karadayı ya tutulmak bu iyi ki yaptım dediklerimin başında geliyor. Hiçbir keşkemin olmadığı yegane olay olarak tarihe geçti bile. Ayrıca şu dünyadaki, ağzıyla en az konuşan insan olarak, parmaklarımla daha çok konuşuyormuşum. Onu fark ettim. Bana hiç konuşamadan bu kadar cümle kuracaksın deseler, hiç konuşmadan uzaklaşırdım herhalde oradan. Öğrendim ve tecrübe ettim ki #KaradayıOkuldur . Her gün yeni şeyler öğrenmeye devam.

Acısı henüz taze olduğundan düşünmüyoruz belki ama ben bardağın hep boş tarafını gördüğümden, "ya sonra" diye düşünmeden edemiyorum. Feride ile Mahir’i o yeşilliklerin arasına yolcu ettik. Onlar orada sonsuza kadar mutlu olacaklar. Sıkıntısını sevincini el ele yaşayacakları, çocuklarının kahkahalarının yaylalara taştığı bir hayatları olacak. Feride nefes aldığı her gün sofralar kurarak bekleyecek Mahir’i. Deniz ve Bahar’la. Mahir her akşam ailesinin görecek olmanın heyecanı ile dönecek eve. Nazif #Babam nasihatleri ile ışık tutacak etrafındaki herkesin hayatına. Mahir az söylemiş biliyor musunuz? Sadece ikisinin değil, hepimizin sığacağı bir dünya kurdu. Kötülüğün ve yalanın içine giremeyeceği bir dünya hem de. Buruk da olsa düşlerimizi gerçek kıldı. Kurgu hayallerimizde yaşamaya devam edecek. Ölümler ve musibetler olmadan. Peki ya biz? #Karadayı sayesinde kurulan bu dostluklar ebedi kalacak elbet. Her geçen gün Mahir’in Feride’ye olan sevdası kadar birbirimizden kopacağız biz. Gençler yaş alıp büyüyecek, okullar bitirilecek, işsizlerimiz iş bulacak, evlilik çağı gelenler evlenecek, Karadayı Ailesine minik Deniz'ler ve Bahar'lar katılacak. Bugünden düşünüp, yarına yanmak bize yakışmaz ama aldığımız nefesler mahdut nihayetinde. Gün gelecek aramızdan ayrılanlar da olacak. O vakit gelene kadar, "Canan buralarda mı acaba?" diyerek elinizi attığınız yerlerde bulunmaya çalışacağım gücüm yettiğince. Gün gelir bulutlarda çay demler, soluğumuz kesilene kadar şiir okur, birbirimize yarenlik eder, motorları ışıklı maviliklere süreriz. Görülecek güzel günler varmış. O vakte kadar yürekler bir. Elveda yok! Hoşça kal var!


Unutmadan… Sevgili Fan Club’ın sorduğu: “ #Karadayı sizin için ne?” sorusu vardı.
Benim için #Karadayı .................... . (Kalemi buraya bırakıyorum. Boşlukları siz doldurunuz. Şimdiye kadar #Karadayı ailesinin yüreğinden kaleme dökülen her şey benim için #Karadayı dır. Vesselam.)


Az kalsın unutuyordum. Sevgili senaristlerimize bize izlettikleri bu enfes gösteri için teşekkürlerimi sunuyorum. Yaşattığınız her şey için minnettarım. Oyuncularımızın önünde minnet ve saygıyla eğiliyorum. Set ekibini tüm kalbimle kutluyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum. #Karadayı için teşekkürler.


En Derin Saygılarımla,

Canan Orcan
@Cnn_Orcn

BİZ BİR KARADAYI SEVDİK


-karadayınınardından-

Selam olsun hepinize nazif yürekli insanlar. Karadayı’ sız ikinci pazarteside yazıyorum.Geride bıraktığımız iki hafta boyunca KARADAYI’nın hayattaki izleri üzerine düşündüm.
Bir diziden daha öte olan KARADAYI ne demekti?
Neden #KaradayıHayattır?
Karadayı… “Bendeki Karadayı” diyerek, başlıyorum.
Karadayı’nın en büyük gücü,bu kadar hayattan olmasının en büyük sırrı kelimelerindeydi.
Evet,kelime. Ve en sihirli kelimesi “umut”
Hepimiz umuda muhtaç,insanoğlu umuda muhtaç.Bu yüzden izin verdik belki hayatımıza değmesine.
Umuda öğretmen gerekti bu devirde. Belki de Karadayı,umut öğretmenimiz oldu bir diziden daha öte.
Sonra…Dünya kirliydi.Dünya’dan daha öte,insanlar kirliydi.Evet,öğrenmiştik : Umut hayatın en karanlık noktalarında bile var olmalıydı.Peki ya umuda tutunacak dal? Bulunabilir miydi? Yitip giden insanlık değerleri içinde  umudumuzla bir başımıza tutunuyorduk hayata. İyiliğe koşmalıydık evet,fakat var mıydı bunu tutacak olan? Umudumuza yürüyecek olan,umutla yanımızda yürüyecek birileri…?
İşte bu noktada da Karadayı yetişti bize usulca. Umudumuza arkadaş ararken,ne güzel yürekler kondu birden yüreğimize. Ne güzel yürekler tanıdık.

Biz bir baba tanıdık. Kelimeleri ile yüreğimize değen bir baba.Kelimelerimizin elinden tutan bir baba.İnancımızın elinden tutan bir baba.Dünyadaki tüm karanlıklara inat,şiirini sevgi kelimeleri ile süslemiş bir baba.Kanından adalet akan bir baba.Kanından can akan bir baba.
Sonra gülümseyiverdik.Böyle insanlar var olabilirdi.Hatta kimimiz belki söz verdi yüreğine: “NAZİF BABA OLACAĞIM.” 
BİZ BİR NAZİF BABA SEVDİK,naziflik bulaştı yüreğimize usulca.

Biz bir evlat tanıdık.Babasının deyimi ile,'Babasının babası" olan bir evlat. Hepimiz imrendik evlatlığına.Hepimiz. Tüm karanlıklara inat çaba akıtan bir yürek.Kanından can,canından baba akan bir yürek.Biz bir Mahir KARA TANIDIK,inanç aktı yüreğimize.Cesaret aktı.Yüreği, hepimizin yüreğine değdi. Belki hepimiz aşık olduk o adama. İnsanlığına.  Evet, hepimizin inancı oldu MAHİR KARA. Hangimiz hayıflanmadı Mahir KARA’sızlığa…?  BİZ BİR MAHİR KARA SEVDİK,İNANCIYLA DÜNYAYI DEĞİŞTİREN. BİZ BİR MAHİR KARA SEVDİK,belki de en çaresiz anlarımızda,”vazgeçmeme” vesilemiz oldu.
Biz bir kadın tanıdık. Hepimiz şaştık.Bir yüreğe o denli bir sevda sığabilir miydi? Bir yürek bir yüreği o denli sevebilir miydi? İlk kez Feride’de gördük bu kadarını itiraf edelim.Neler feda edilmezdi ki sevda uğruna…İlk Feride’de gördük.Sevgi dolu bir yürek hayatlara değdi mi o hayatlar nasıl değişirmiş,Feride’de gördük.BİZ BİR FERİDE SEVDİK,daha sevgiyle bakmaya başladık insanlara.

BİZ BİR SEVDA SEVDİK sonra. Bir insanı sevmekle –gerçekten sevmekle- neler başlayabilirmiş,onu gördük.Sevgi ile hayatta aşılmayacak hiçbir şey yokmuş,gördük.

BİZ BİR KARADAYI SEVDİK.
Hayatta yitip giden değerlerin elinden tutmak istedik sonra.
Hayat,bizden alınmaya çalışılan değerlerle güzeldi.
Kaybetmemeye yemin ettik.
Dünya ne kadar karanlık olursa olsundu. Dünyayı inançla,sevgiyle düzeltebilirdik.İyilik sürebildik tüm kötülüklere. Bunu başarmış yürekler var olmuştu,tanımıştık.BİZ DE O YÜREKLERDEN BİRİ OLABİLDİK.

“Bendeki KARADAYI” yüreğime değip geçerken,yitip giden çoğu değerleri kazanma umudu oldu.

Kelimeleri ile başardı bunu en çok KARADAYI..

Ve anahtarım olacak Nazif Baba’nın kelimeleri,

" Yüreğindeki özü,sevgiyi kaybetmezsen yolun hep aydınlık olur."

" Güzellikler zorlukların ardında gizlidir,evlat."

"Ne olursan ol,ne yaparsan yap,yürekten yap."

“Kimin kime denk olduğunu,hamurunun hangi harçla yoğrulduğunu kimse bilemez.Kimse oturduğu yerden bir başkasına değer biçemez.Senin ardına düşen gölgen büyüktür,benim ,yüreğim! Benim,geçmişimde utandığım bazı hatalarım vardır,senin,geleceğinde! "

“Kanı kanla temizlemek bizim fıtratımızda yok.İntikam,misillime bizim işimiz değil. Biz acımızı bilir,ötesini Allah’a havale ederiz.”

“ Ne diyor kitap : ‘Açtığın her yaradan,hesap sorar Yaradan.’ ”



Ve  Mahir Kara… Ah Mahir KARA… Kelimelerim kelimelerini,cümlelerini hiç  unutmayacak!

"Hiçbir şey göründüğü gibi değil bu hayatta.İnsanın bakıp da göremediği bazen çok şey oluyor."

“Yüreği olmayana vicdan aşılayamazsın.”

“Adaleti merhametime, merhameti vicdanıma katıp yürüyorum. " 

" Tüm karanlıklar aydınlığa kavuştuysa,hepimiz savaştığımız ,sabrettiğimiz için.”

“Güç bilekte değildir,yürektedir."

“Alnımıza ne yazıldıysa o olur.Gerisi teferruattır.”

Ve daha yazarsam sayfalar sürecek bir sürü kelime,bir sürü cümle birikti yüreğimde.Daha fazla uzatmadan diyorum ki işte,  #KaradayıHayattır
Teşekkürler KARADAYI.ÖĞRETTİĞİN HER ŞEY İÇİN.TEŞEKKÜRLER NAZİF BABA,MAHİR KARA,FERİDE ŞADOĞLU.


Ve en büyük teşekkür Sema Ergenekon&Eylem Canpolat’a olsun… Kelimelerine sağlık,yüreklerine sağlık,umutlarına sağlık! 

Karadayı Twitter Etiketleri Arşivi

Selam olsun sevgili Karadayı ailem.

Dizimizin resmi twitter etiketleri arşivimi paylaşmaya geldim :) Zamanında kaydını tutmuştum da. Burada dursun kaybolmasın istedim. Hem de istifade etmiş oluruz birlikte. Parantez içinde bulunan etiketler, etiketlerin belirlenmediği bölümlerde bizim kendi aramızda belirlediğimiz güzelliklerdir. Ya da kutlamalarımız... :) Bazı bölümlerin etiketlerini hatırlayamadım. Ya da zaten yoktular. Eğer sizler biliyorsanız bilgilendiriniz. Ekleyeyim. Hata varsa yine bildiriniz düzelteyim olur mu?

1. #karadayı 8 Ekim 2012

2. #babamiçin 15 Ekim 2012

3. ? 22 Ekim 2012

4. ? 29 Ekim 2012

5. #kendindenvazgeçmek 5 Kasım 2012

6. ? 12 Kasım 2012

7. #birmilyonneden 19 Kasım 2012

8. ? 26 Kasım 2012

9. #mahirkara 3 Aralık 2012

10. #aileolmak 10 Aralık 2012

11. #mahirkarabenim 17 Aralık 2012

12. #pekiyaaşk (ilköpücük) 24 Aralık 2012

13. #sensizsaadet 7 Ocak 2013

14. #gerçeğinpeşinde 14 Ocak 2013

15. #zorlusevdam 21 Ocak 2013

16. #benmahirolsam 28 Ocak 2013

17. ? 4 Şubat 2013

18. #gerçekaşk 11 Şubat 2013

19. #aşıkolunca 18 Şubat 2013

20. #karadayı 25 Şubat 2013

21. #ailemiçin 4 Mart 2013

22. #karadayı 11 Mart 2013

23. #sevdiklerimiçin 18 Mart 2013

24. #torunnazif 25 Mart 2013

25. #dürüstolmak 1 Nisan 2013

26. #saklanangerçek 8 Nisan 2013

27. #anmeselesi 15 Nisan 2013

28. #itirafediyorum 22 Nisan 2013

29. #benolsaydım 29 Nisan 2013

30. #sonnefesimde 6 Mayıs 2013

31. #sonçarem 13 Mayıs 2013

32. #ölümünesevsemde 20 Mayıs 2013

33. #aşk 27 Mayıs 2013

34. #gerçeğinpeşinde 3 Haziran 2013

35. #karadayı (mahirferide) 10 Haziran 2013

36. #babamiçin 17 Haziran 2013

37. #karadayı 9 Eylül 2013

38. #sevdiğinbiri (baharölmesin) 16 Eylül 2013

39. #enbüyükacım 23 Eylül 2013

40. #vazgeçiyorsameğer 30 Eylül 2013

41. #karadayı (baharolsaydı) 7 Ekim 2013

42. #düşmanenyakınınsa (mahirferideaşk) 21 Ekim 2013

43. #severkenayrıysan (ayrılıkdasevdayadahil) 28 Ekim 2013

44. #onubaşkasıylagörmek 4 Kasım 2013

45. #benceturgut 11 Kasım 2013

46. #yolunsonunagelince (baharıözledik) 18 Kasım 2013

47. #erkeksen (mahirgibi) 25 Kasım 2013

48. #aşkiçinvazgeçtim (aşkzamanı) 2 Aralık 2013

49. #gizligerçek 9 Aralık 2013

50. #mahirinplanı 16 Aralık 2013

51. #gülerkenağlatırsahayat 23 Aralık 2013

52. #oğlumiçin 30 Aralık 2013

53. #beklenmedikbiranda 6 Ocak 2014

54. #hesabınısorarım 13 Ocak 2014

55. #ailenmisevdanmı 20 Ocak 2014

56. #benimiçinadalet 27 Ocak 2014

57. #yanlışinsan 3 Şubat 2014

58. #sevdanınbedeli 10 Şubat 2014

59. #sonumut 17 Şubat 2014

60. #enzorvedam 24 Şubat 2014

61. #vedabusesi 3 Mart 2014

62. #sırlarıngölgesinde 10 Mart 2014

63. #sonşansındüşmanınsa 17 Mart 2014

64. #özgürlük 24 Mart 2014

65. #karadayı (tekdayanağım) 31 Mart 2014

66. #canımpahasına 7 Nisan 2014

67. #allahınemriyle 14 Nisan 2014

68. #mahallemiçin (mahirferide) 21 Nisan 2014

69. #aramızagirenler 28 Nisan 2014

70. #sözvermek 5 Mayıs 2014

71. #mutluluğumuzaengel 12 Mayıs 2014

72. #sabırtaşıçatlarsa 26 Mayıs 2014

73. #kaderdediğin 2 Haziran 2014

74. #kınagecesi 9 Haziran 2014

75. #karadayımahir 16 Haziran 2014

76. #karadayı (pazartesikaradayıdır) 15 Eylül 2014

77. #mahirkatilmi 22 Eylül 2014

78. #mahirinkararı 29 Eylül 2014

79. #sevdiğiminhatası 6 Ekim 2014

80. #sevdamızınyıldönümünde (iyikidoğdunkaradayı) 13 Ekim 2014

81. #aşkayenilince 20 Ekim 2014

82. #unutursanbeni 27 Ekim 2014

83. #aşkmıgururmu 3 Kasım 2014

84. #enzorvedam (karadayıödüldür) 10 Kasım 2014

85. #ayrılık 17 Kasım 2014

86. #mahirileferide 24 Kasım 2014

87. #kardeşim 1 Aralık 2014

88. #kaderekarşı 8 Aralık 2014

89. #sevgifedakarlıksa 15 Aralık 2014

90. #zamanakarşı 22 Aralık 2014

91. #benimkorkum 29 Aralık 2014

92. #mahirinadaleti 5 Ocak 2015

93. #sözünbittiğiyer 12 Ocak 2015

94. #adaletiararken 19 Ocak 2015

95. #cancağızım 26 Ocak 2015

96. #çıkmazsokak 2 Şubat 2015

97. #gözümdönerse 9 Şubat 2015

98. #babaoğul 16 Şubat 2015

99. #yenibirumut 23 Şubat 2015

100. #mahirileferide (KaradayıDalyaDiyor AdınıTariheYazıyor MahirFerideElEle BuAşkYazılırTarihe2 Mart 2015 

101. #hayatımınbilmecesi 9 Mart 2015

102. #beyefendi 16 Mart 2015

103. #hesapvakti 23 Mart 2015

104. #fedaettim 30 Mart 2015

105. #hayatımınkararı 6 Nisan 2015

106. #babalarveevlatlar 13 Nisan 2015

107. #annem 20 Nisan 2015

108. #bitmeyensevda 27 Nisan 2015

109. #sır 4 Mayıs 2015

110. #mahirileferideevleniyor 11 Mayıs 2015

111. #babam 18 Mayıs 2015

112. #tuzak 25 Mayıs 2015

113. #sonkoz 1 Haziran 2015

114. #adalet 8 Haziran 2015

115. #karadayıefsanesi 15 Haziran 2015

KaradayıHayattır AslaUnutulmayacaktır EnZorVedamız altınvedasizeyakışıyor Karadayıfinal KaradayıElveda


Sevgiler... Saygılar...

Canan Orcan

Hayatımızdan bir Karadayı geçti...

Beklenen ve korkulan Final geldi... gelmeseydi keske dedirterek....
Bu diziyi izledigim müddetce bir büyük arzum vardi.. Kara ailesinin evindeki  bir sofra da tüm aile fertleri oturmus.. ve Feride servis yapiyor.. kim duydu bu arzumu bilmem ama izledik bu mutlulugu.. Izleyemedigimiz daha cok sey kaldi.. 3. sezonun baslamasini süphe ile takip eden ben bir 4 sezon olsun diye duaci olanlardan oldum.. Daha cok sey vardi bu Kara ailesinden ögrenebilecegimiz...Mesela o sofrada Feridenin agabeysi Cihan da oturabilirdi.. Iki kardesin arasinda bir iliski baslar ve gelisebilirdi 5 yil icinde.

Karakter sayisi azalinca oyunculuklar daha iyi farkediliyor.. Mesela Necdet.. .."Simdi bana kaybolan yillarimi verseler.." sarkisiyle.. sanki gecmisinle hesaplasti.. Kizinin ardindan aglayisi ile de onunda icinde insanlik oldugunu cok güzel canlandirdi..

Songul,mutluluk kime yakismaz ki.. ona da cok yakismis... ablasinin "neredesin sen " diyen sitemine " gayet sakin "geldim abla bak ayakkabilarimi bile giydim.." demesi cok tatliydi.. Osman sevdasina kavusmus...Hakim olmus.... en cok istediklerimden biriydi bu..

Ilknur ic huzurunu bulmus..ona cok yakisan  bir sakinlik cökmüs yüzüne Erdal iyi gelmis ona.. O da Erdala..

Orhan ve Zehra ne güzel bir cift olmuslar, Kendileri icin yaptiklari planin icinde Aileyi de unutmuyorlar.. Orhani ilk günden beri bekledim.. ve bekledigim gibi de geldi.. Hic Mahirin kardesi Nazif ve Safiyenin cocugu kötü biri olabilirmiydi ?

Suna ve Yasin de bulmus birbirini.. iyiki evlenmemis Songül onunla.. Yasinden bir erkek olmus.. bir es, bir koca olmus.. Songülle bir koruyucu olarak kalacakti.. Suna onun icindeki Yasini kesfetmesine sebep olmus..

Ayten aradigi üne ve servete, bir de cocuga sahip olmus..

Feride, Nazif ve Deniz bu 3 generasyon öyle kaynasmislar ki.. biri digeri olmadan nefes alamayacak hale gelmis.. Feride bir baba Nazif de ogluna layik bir gelin iken bir evlat bulmus Feridede..

Mahir.... Mahir bu 5 yilda Nazifin tabiri ile "Demlenmis." olgunlugun, bilgeligin, ,insanligin doruguna erismis..

Hepsi iyi hos da ne olurdu sanki bütün bunlari zaman atlamalari arasinda anlatilanlarla degil de birlikte yasayarak ögrenseydik.. Birlikte sevinip, aglasa idik 3 yil boyunca yaptigimiz gibi.. Sanki yangindan mal kacirdik, 3-5 hafta daha izleseydik kiyamet mi kopacakti....Biz 3 yildir her pazartesi ekran basina oturduk.. ne olur tatil biraz gec baslasaydi ????...eger sebep tatilleri idi ise...

Mahir olayi harika cözdü.. Orada Trabzonun serin ve yesil yaylalarinda.. once son 5 yilin ve daha öncesinin yükünü atacaklar.. baba ogul birbirini taniyacaklar.. Deniz babasini komsu babalarla kiyaslayarak degil.. bire bir yasayarak taniyacak..  Feride korkularindan arinacak.. kapi caldiginda ilkilmeyecek, Mahir gidince gelecek mi ? diye korkmayacak.. Ve günün birinde butün bu duygulardan arindiklarinda.. baslayacaklar hayatin ucundan tutmaya..Nazif zaten dedi "El emeginin" degeri kalmadi diye.. Mahir mutlaka baska birseyler yapacaktir.. Nazif baba, belki  yine bir kundura dükkani acar tamir filan yapar.. Bahar gelir.. Feride bir Avukatlik buroso acar.. yani istikbal onlarin... .Trabzon sürgün degil memleketi Mahirin.. Illaki Istanbul da yasayacaklar diye bir sey yok. Nerede mutlu ve güvende ise orada yasamali insan.. Bayragin dalgalandigi her yer vatandir.. Demem o ki sayin senaristler.. bu istikbalden de harika bir dizi cikar..

En cok begendiklerim.. Mahirin babasi ile arasindaki diyaloglar... "Arkamdaki dagim.."  mesela yada "sen simdi .kiz tarafi mi oldun baba"  "Aynen öyle ayagini denk al." "Cok mu özledin beni?, " yo sensizlikten öldüm sadece.. " . Mahirin "görüslerde farketmedim ama bana bir degisik geldin. annelik sana  yakismis dediginde Feridenin "sadece annelik mi acaba der gibi bakisi.. , "ah bu koku..  derken Mahir...   ve Denizin cocukca sorulari... "demirden ayakkabi mi olur.." ben daha cok yazarim da kisa keseyim..

Hayatimizdan bir Karadayi gecti.. 3 yil boyunca esti gürledi, hayatimizi degistirdi, bir cok unuttugumuzu ve bircok bilmedigimizi anlatti..Ülkemizin zor zamaninda icimizi aydinlatti, umut verdi.. "Adalet" dedi gelecek insallah...

Yazan, oynayan, mümkün kilan herkese tesekkürler.. 

Güzellikler, zorlukların ardında gizlidir...



ELVEDA KARADAYI


Acısıyla-tatlısıyla, kahkahasıyla-gözyaşlarıyla , hüznüyle-sevinciyle KARADAYI EFSANESİ...

Geçmiş zaman kipini kullanarak anlatmak içimi acıtsa da “Efsaneler Unutulmaz” sözünün ardına sığınıp dökülmeye başlar cümleler ardı ardına...

Sahi neydi Karadayı bizim için? Sadece dizi deyip geçeceğimiz kadar basit değil. Hayal ürünü görünümlü gerçek kurgu mu desek,değil. Peki o zaman ne? Neden Karadayı?

Karadayı çok şey anlatır duymak isteyene, gönül gözüyle bakmasını bilene, görünmeyenlerin hikmetini bilene, yüreğinde sevgi besleyene, adaletin tecelli edeceğine inanana, insanın adaletine değil Allahın adaletine sığınana, en son umudun öleceğini bilene ve aşka inanan herkese...

Muhakkak hepimizin Karadayı’ya başlama hikayesi vardır. Belki başrol oyuncularına olan hayranlığımız, belki de kurgusunu beğenmemiz... Benim de başlama hikayem var elbette. İlk andan itibaren tanıtım fragmanını görüp, merakla bekleyen tayfadan değildim belki ama gördüğüm an vuruldum tabiri caizse. O dönem ne televizyonla alakam vardı, ne de sosyal medya ile bu kadar içli dışlı idim. Özel sebeplerden dolayı dış dünyaya kapılarını kapatmış, kendi halinde yaşayan biçare... Bergüzar Korel’i görmemle başlayıp, Kenan İmirzalıoğlu ve Çetin Tekindor ile devam eden seyir hikayem var benim. “Karadayı Tesadüfleri Sever” diyorum ben buna. Tesadüfen televizyonu açmasaydım o an, hayran olduğum kişiyi ekranda görmeseydim, sağlam hikayesi olmasaydı belki de hiç yollarımız kesişmezdi Karadayıyla... Ya 2. Ya da 3.bölüm tekrarı vardı ekranda. Kuzenim bizde, ben kanalları geziyorum yolun nereye varacağını bilmeden. Birden bir dizi ile karşılaşıyorum, hemen izlemeye koyuluyoruz . Hikaye dikkatimizi çekiyor (Henüz Bergüzar Koreli görmeden), konuyu anlamaya çalışıyoruz. Biraz izliyoruz ve bizi yavaş yavaş içine alıyor, başrolleri de görünce hemen orada karar veriyoruz: “Bu dizi izlenir/tutar.” Tekrar bitince netten ilk bölümden başlayarak seyrediyoruz ve o zamandan bu zamana hayatımızda...

Herkesin hayatına bir yerlerinden dokunmayı başarmıştır Karadayı...

İlk bakışta aile sevgisi ve o bağlılık gözümüze ilişir. Binbir zorluğun içinde birbirine kenetlenmeyi bilen, her zorluğun üstesinden beraber gelmeyi başaran, sevgiyi birliğin temeli kabul eden bir Kara Ailesi... Sevgilerine fedakarlık da eşlik edince ortaya çıkan güzel aile tablosuna hayran kaldık. Özlem duyduğumuz aile sıcaklığını, eskilerde kalan komşuluk ilişkilerini Karadayı’da bulduk.

Adalet arayışı idi dikkatimizi çeken. Adaletin içinde dönen adaletsizliğe şahit olduk hep birlikte. Adaletin hukukun değil, insan elinde olduğu anlar izledik. Delillerin/belgelerin istenildiği gibi sümen altı edildiği, kişilerin menfaatleri doğrultusunda kullanılan hukuk kurallarını öğrendik. Güçlünün zayıfı ezmeye çalıştığına, üst kademeden kişilerin garibanları gözünün yaşına bakmadan harcamasına hayretler içinde ve “bu kadar da olmaz” diyerek baka kaldık!

“Adalet ararken kara sevda düştü bahtıma” diyen Mahire tanık olduk. Babasının suçsuz olduğunu ispatlamak için canla başla uğraşan, kendini/kendi hayatını yakma pahasına her şeyi göze alan bir evlat... İlk andan itibaren babasına duyduğu tam güvenle: “Benim babam suçsuz, iftira atıldı.” diyerek yola çıkan, sırf adliyeye girmek için “SALİH İPEK” kimliğine bürünmüş stajyer avukatı izledik. Babasını ipten almaya çalışırken sevdaya tutulan, kaçtıkça daha çok sevdalanan, babası ile sevdası arasında sıkışıp kalan Mahir Kara seyrettik...

“Ben bir adam sevdim, gülüşüyle dünyayı değiştiren” diyen bir Feride... Her şeyden bir haber hakkıyla adaleti yerine getirmeye çalışırken karşısına çıkan stajyer avukat Salih İpek ile hayatı değişen Hakime Hanım.  Sert görünüşünün ardında yumuşacık kalbi olan, doğru bildiklerini savunmaktan asla vazgeçmeyen, insanlar ile mesafeli iken aşkın değiştirdiği, inatçılığı ile sevdiğimiz süpürgesiz cadı... “Dünyayı babasının gözünden gören” evlatlardan biri (diğeri de Mahir). Belki de aşkın kıvılcımlarından önce göze çarpan ilk ortak yanları...

Gelelim kurgu tarihinin en uyumlu çifti Mahir ile Feride’ye...

Aşk ateşinin yüreklerine düştüğü ilk andan bu zamana kadar çok sevdiğimiz muhteşem çift... Adalet arayışı içinde aşkı bulan, birbirinden kaçmaya çalışırken yine birbirini bulan, aşkları yalanla başlayan ama sonu en gerçek hikayeye uzanan sevda hikayesi... Aşklarının başlaması da tıpkı her şey gibi ansızın oldu. Adım adım, damla damla uzandı bu güzel sevdaya çıkan yollar. Feride’nin adımıyla ilk buse ile başlayan sevdaları her geçen gün daha da büyüdü. Çok ayrılık geçti bu sevda üzerinden, çok kez sınandılar. Kimi zaman ayrılmak zorunda kaldılar, kimi zaman da birbirlerine kenetlenip tüm dünyaya karşı “BİR” oldular. Birbirleri uğruna fedakarlık yaptılar. Biri, bir diğerinin iyiliği için aşkından vazgeçti. An geldi acılarını birbirlerine katık ettiler, beraberce üstesinden geldiler. İkisi de ağır kayıplar verdi ve bunu birlikte atlattılar, birbirlerine her zaman destek oldular. Gün oldu “mutlulukları göz kırpışı kadar kısa” olsa da o anın değerini bildiler, şükrettiler. Umutsuzluğa kapıldıkları anda da hayalin elinden tutup, gerçeğe dönüştürmek için türlü uğraş verdiler. En nihayetinde bu çiftimiz sevdalarını evlilikle taçlandırdılar, Mahir&Feride Kara oldular...

Dile kolay tam 3 Sezon 115 Bölüm...

İlk bölümden beri kâh mutlu olduk kâh üzüldük. Acılarına ağlayıp, mutluluklarına güldük. Öyle bölümler oldu ki sinirden ne yapacağımızı bilemedik, çok söylendik. Deyim yerindeyse “kibar kibar küfür ettik”, saygı çerçevesi içinde söyleyeceklerimizi söyledik. Öyle bölümler oldu ki final tadında diyebileceğimiz, çok sevdiğimiz. İşte o bölümlerde mutluluğumuzu paylaştık, hepimiz bir olduk. Fragman, özet, bölüm fotoğraflarına dair yorumlar yaptık, tahminler yürüttük. Tweetler atarak paylaştık duygularımızı hep birlikte Karadayı Ailesi olarak. Bölüm kritiği yaptık. En sevdiğimiz sahneler, replikler’e dair düşüncelerimizi paylaştık. Oyuncularımıza haklı övgülerimizi dile getirdik. Senaristlerimize kimi zaman övgüler yağdırdık, kimi zaman da kırgınlıklarımızı dile getirdik. Diziyi bırakmayı düşündüğümüz bölümler oldu yine de vazgeçemedik, devam ettik ve izledik sonuna kadar.

Karadayı Efsanesi’ne Veda...

Ve maalesef ki final bölümümüz geldi. Hüzün geldi baş köşeye kuruldu. Her zaman biteceği günü düşünmüştük ama bu zamanın geleceğini hiç hesaba katmamıştık. İşte o gün geldi çattı ve efsane son buldu. Doya doya seyretmek istediğimiz Mahir-Feride-Nazım Deniz sahneleri son bölüme kaldı. (Hayal de olan Bahar hiç gelmedi.) Nazif Baba her cümlesinde hayat dersi vermeye, bildiklerini sabırla öğretmeye devam etti. Güzel şiirleriyle dizimizin başından beri eşlik etti bizlere, dinlemeye doyamadığımız güzel sesiyle... İnsanlığı, babalığı, dedeliği ile ömrümüze ömür kattı. Mahirin yokluğunun ağırlığını hafifletmeye çalıştı. Hem Feride’ye hem Nazım Deniz’e kucak açtı babacan haliyle. Feride Mahirin yokluğuyla baş etmeye çalışırken, bir yandan anneliğini yaptı, bir yandan evi çekip çevirmeyi başardı,  sevdiği adamı savunmayı da bildi, hakim olarak başlayan avukatlıkla noktalanan mesleğini de ihmal etmedi. Mahir içeride geçirdiği o 5 yılı ailesinin özlemiyle geçirdi, yanlarında olamadığı için üzüldü/ kahroldu. Ailesinin/sevdasının/oğlunun sevgisiyle geçti o 5 yıl...

Peki ne oldu? “Adalet herkes için tecelli etti.” Geç de olsa... “KARADAYI” öldü, çekirdek ailesini de alıp Mahir Kara olarak Trabzon’a giderek yeni bir hayata başladı. Bize de buradan sonrasını hayallerde yaşatarak avunması kaldı. Bedelden ziyade ödülü bol bir hayatınız olsun KARA Ailesi...

Ne çok içimde tutmuşum meğerse. Kısaca anlatmaya çalışırken uzun uzun uzadı. Affedin beni :))) Gelelim teşekkür bölümüne: Bize çok şey katan efsane olan Karadayı dizimize, birbirinden değerli oyuncularımıza, tüm ekibe (kamera önü-arkası) , senaristlerimize, yönetmenlerimize teşekkür ederiz... Ve siz Mahir Feride Fan Club; bizleri bir hesap etrafında birleştirdiğiniz için, dizimiz ve sizlerin sayesinde birbirinden değerli Karadayı ailemizi tanıdığımız için çok teşekkür ederiz... Her birinizin yeri çok ayrı ve öyle de kalacak, var olun.

Nazif Babanın sözleriyle veda etmek isterim: “Sevginiz anayasanız, vicdanınız pusulanız,adaletiniz tek hakikatiniz” olsun...